Türkiye, 1990’ların Atmosferini Yaşıyor!

07.10.2020

Türkiye, 1990’ların Atmosferini Yaşıyor!

"Erbakan Hocamızın gösterdiği hedeflere ulaşmak için, elimizden gelen tüm gayreti ortaya koyacağız."


Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yeni Genel Merkez binasında ilk toplantıyı yapmanın mutluluğunu yaşadığını vurgulayan Karamollaoğlu, Genel Merkez binasında emeği geçen ve gönül verenleri tebrik etti.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan krize de değinen Karamollaoğlu; Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı bölgelerle ilgili Azerbaycan halkını tebrik etti.

Gündemine ekonomide yaşanan gelişmeler ve Sayıştay Raporu'nu da alan Karamollaoğlu, Sayıştay Raporu'nda Beştepe için yapılan harcamaları dile getirerek, yaşanan israfa dikkat çekti.

 

Giriş

Kıymetli basın mensupları; Bu hafta basın toplantımızı yeni Genel Merkez'de gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor ve paylaşıyoruz. Binamız, Allah'a hamdolsun tamamlandı. Bu bina, tek kuruş hazine yardımı olmadan yapıldı. Her bir tuğlası alın teriyle, fedakârlıklarla konuldu. Bize gönül veren kardeşlerimizin destekleri ile binamız bitirildi. Bu noktada emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

 

Yeni Bir Başlangıç

Burada bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum; yeni Genel Merkezimizin mimari yapısı 'Elif' şeklindedir. Elif, bir başlangıçtır. Elif, bir duruştur. Elif, diklenmeden dik durmaktır! İnşallah yeni binamızda, hakkı hakim kılma yolundaki gayretlerimize güzel bir mekan olacak bu binamız. Yarım asırlık hareketimiz, bütün insanlığın kurtuluşu için var gücüyle çalışmaya devam edecektir.

İstanbul’un Fethi’nden, Sakarya’nın siperlerine, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan, D-8’lere kadar uzanan şuur ile merhum Erbakan Hocamızın gösterdiği hedeflere ulaşmak için elimizden gelen tüm gayreti ortaya koyacağız. İnanıyorum ki; 'Yaşanabilir Bir Türkiye' ve 'Yeni Bir Dünya' hedefine, yeni Genel Merkezimiz ile birlikte; çok daha güçlü ve çok daha karalı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz.

 

Ermenistan Saldırgan Tavrını Terk Etmeli

Muhterem arkadaşlar; coğrafyamızda son haftalarda üzüntü verici gelişmelere şahit oluyoruz. Özellikle bölgemiz karıştırılmak isteniyor kanaati hakim.  Bunun önüne geçmek için şuurla çalışmaya ihtiyacımız var. Savaşı değil, barışı tercih etmeye; çatışmayı değil, diyaloğu tercih etmeye ihtiyacımız var.

Öncelikle Ermenistan’ın, Gence’de sivillere yönelik yaptığı saldırıyı esefle kınıyorum! Ermenistan, insanlığa ve hukuka sığmayan bu saldırılardan bir an önce vazgeçmelidir.  Azerbaycan, bu sefer üzerine düşen görevi bihakkın yerine getirdi; eskiden kaybetmiş olduğu toprakları kazanmak için ciddi ve azimli bir tavır sergiledi. Bunun yanı sıra Dağlık Karabağ bölgesinde, Azerbaycan ordusu tarafından işgalden kurtarılan bölgeler sebebiyle de kardeş Azerbaycan’ı tebrik ediyorum.

Ermenistan bir an önce işgal ettiği bölgelerden çekilmeli, tüm bölge barış ve huzura kavuşmalıdır. Bu bölgede eğer kalıcı bir barış isteniyorsa; bu barışın bir numaralı şartı, Dağlık Karabağ işgalinin sonlandırılmasıdır!


Mısır’da Yaşanan İdamları Kınıyoruz

Gündemimizin bir başka dış politika konusu; Mısır’da son günlerde yaşanan gelişmeler.  Bildiğiniz üzere Mısır’da, sokak eylemlerinde son zamanlarda bir artış görülüyor.  Sisi yönetiminin, hafta başında 15 Müslüman Kardeşler üyesini idam ettiği iddia ediliyor. Umarım bu haberler doğru değildir, barışa vurulan bir darbedir. Bu idamlar, ne Mısır'a ne de bölgeye fayda sağlar. Eğer iddialar doğruysa; gerçekten bir hukuk katliamıdır. Mısır yönetimini, mutedil olmaya davet ediyoruz.

Bunun yanı sıra; Suudi Arabistan’ın, Türk mallarına yönelik ambargo kararının da tarihi bir hata olduğunu ifade etmek istiyorum. Bugün, bölgedeki ülkelerin birbiri ile uğraşmaya değil; birbirine destek çıkmaya ihtiyacı var. Bölgedeki her gerilim, her kriz ancak emperyalizmin işine yarayacaktır.

 

Din Görevlileri Haftası Tebrik ve Macron

Muhterem arkadaşlar; inanç, hayatımızda önemli bir yer teşkil ediyor.  Kimse inancını, dinini, ahlaki ve manevi değerlerini bir kenara bırakarak; kendi ülkesinde huzur bulma yoluna gidemez. Sosyal hayat, esas itibari ile manevi değerler üstüne inşa edilirse; huzur olur.

1-7 Ekim Din Görevlileri Haftası’nın tebrik ediyorum. Din görevlilerine, bu noktada çok ama çok önemli vazifeler düşüyor. Toplumu manevi değerlerle ihya etmek, insanları birbirleri ile barışık hale getirmek, problemleri çözmek; ancak ve ancak din görevlilerinin ciddi çalışmaları ile gerçekleşebilir. Din görevlisi, hakkın tarafı olur, adaletin tarafı olur, güzel ahlakın tarafı olur. Yolsuzluğa, soyguna, rüşvete, bir din görevlisi prim veremez! Adaletsizliği övemez! Bir yerde barış ve huzur olsun istiyorsanız; o, bizim inancımızın kökünde yatan unsurları ihya etmekle yaşanır.

Onun için önce kutuplaşmadan vazgeçeceğiz, tebliğde bulunacaksak; karşımızdakinin anlayacağı, yumuşak bir üslupla tebliğde bulunacağız. Din görevlilerinin üzerine düşen vazife, inançlarının temel prensiplerini topluma aşılayabilmek için gayret göstermektir. Bu gayreti gösteren tüm din görevlilerini tebrik ediyorum.

İslam barış dinidir, huzur dinidir.  Macron’un, son zamanlarda çıkıp da uzaktan gazel okuması sadece bilgisizliğinin veya kasıtlı tavrının bir işaretidir! Güya İslam’a düzen vermeye çalışıyor. Be hey gafil! Kendi memleketinde İslam’ı seçen çok insan oldu; onların kitaplarına bir bak. Bir devlet başkanı, bu kadar cahilce ve kasıtlı davranamaz! Onlar, inancı kendi menfaatlerini tesis etmek için yeniden şekillendirmek isterler; Hıristiyanlığı bile bu hale bu mantık getirdi zaten. Batılılar, Hıristiyanlığı sömürgeleştirmenin bir unsuru olarak kullandılar.  Onlar, bu mantıkları ile İslam’ın yeniden tarif edilerek, onlara hizmet eder hale getirilmesini istiyorlar; ama İslam, hakkı üstün tutar, İslam; ahlak, şefkat, dürüstlük, fedakarlık demektir.

 

Türkiye 1990’ların Atmosferini Yaşıyor

Muhterem arkadaşlar; ülkemizde bazı gelişmeler, bizi endişeye sevk ediyor. Son zamanlarda özellikle fikir ve düşünce hürriyeti üzerinde, medya üzerinde baskılar artarak devam ediyor. Çok farklı gelişmelere şahit oluyoruz. Helikopterden atıldığı iddia edilen köylüler, milletvekili şoförü tarafından ezilen güvenlik görevlisi, daha da garibi, hadiseden sonra; "önümüze çıkanı ezer, geçeriz" kabilinden yapılan açıklamalar...

"Biz iktidarız; kim bize kaide ve kuralları uygulamaya kalkabilir, biz kaide ve kural koyarız" mantığı ülkeyi bir kargaşaya sevk ediyor. Ülkede güvensizlik doğdu! İktidardan yana değilsen; yaşama hakkın bile tehlike altında manasına geliyor. Bunun süratle değiştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin, bu şekilde yönetilmesi ve ileriye gitmesi mümkün değildir.  Böyle bir anlayışla; ne devlet ne millet yönetilebilir!

 

Gerçek Rakamlar Nasıl Bulunur

Kıymetli arkadaşlar; TÜİK, Eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.  Buna göre; tüketici fiyatları Eylül ayında yüzde 0.97, yıllık olarak da yüzde 11.75 arttı. İktidar, çarşıya, esnafa ve tüketicinin haline bakmıyor; TÜİK rakamları ile milleti avutmaya çalışıyor! Vefat eden hasta gömülmüş, mezar taşına yazdırmış; “hastayım, hastayım dedim, inanmadınız; şimdi anladınız mı?”  Bu millet, ölüp de mezar taşına böyle bir şey mi yazdıracak anlamanız için?

"Ben, dolara bile bakmam" diyor! Sen bakmazsın da; piyasanın canı yanıyor! Şimdi TÜİK rakamlarının hali ortada; hesabı hangi marketten yapıyorlar, gerçekten merak ediyoruz; söylesinler de alışverişimizi oradan yapalım! Bir ülke düşünün; akaryakıttan, bilgisayara, gıdaya, akla gelen her şeye zam üstüne zam gelecek; ama enflasyon rakamları bu seviyede kalacak.  Bu ülkede Covid-19 teşhisi konulmuş gerçek hasta sayısını bile açıklanan rakamlarla 8 ile çarparak bulabiliyorsanız; enflasyon rakamlarını kaç ile çarpmak lazım, siz düşünün…

Besici ve Süt Üreticisi Kan Ağlıyor

Bu çelişkili durumlardan birisi; maalesef süt üreticilerinin karşılaştığı manzara… Peki üretici ne durumda? Yem, mazot, elektrik ve ilaç fiyatları en aşağı %50 arttı. Buna rağmen; karkas kesim fiyatları daha da düşmüş durumda. Üreticilerimiz bizi arıyorlar. Bugün besici, kilosunu 38 liraya mal ettiği hayvanını, 32-33 liradan kestiriyor. Bunun böyle devam etmesi mümkün değil! Eğer yerli üretici, üretimden vazgeçerse; dışarıdan gelen et, bu ete rahmet okutur. Yani besici kardeşlerimiz 7-8 ay baktığı her hayvandan bırakın kâr etmeyi, daha da zarar ediyor.

 

Enflasyon Artmasın Diye Süt Fiyatlarını Açıklamıyorlar

Muhterem arkadaşlar; ekonomi, bir denge işidir. Aslında burada biz, öyle bir çelişkinin içindeyiz ki; besici, kendi beslediği hayvandan bir gelir elde etmesi lazım ki; kendi hayatiyetini devam ettirsin. Öbür tarafta; piyasa süt fiyatları, normalin üstünde gözüküyor; ama üretici can çekişiyor. Bu çelişki, ciddi bir ekonomi politikası güdülmeden çözülemez. Bu mantıkla bir yere gidilmez, faizler almış başını gidiyor; "bu beni ilgilendirmiyor" diyemezsiniz!

Yıllardır söylüyoruz; bir kere de kulak asın! Siz, parayı götürür sadece hizmet yatırımlarına tahsis ederseniz, yolsuzluğu zirveye çıkarırsanız, israfı kural haline getirirseniz, rüşvet tabi hale gelirse; ekonomi düzelmez! Bu anlayış, Koronavirüs'ten daha tehlikeli bir anlayış!

Siz, arkasından tüketiciye, üreticinin ürününü rahatlıkla alacağı imkan tanıyacaksınız; marifet, bunu sağlamaktır. Sağlayamıyorsanız; ekonomiyi yönetmiyorsunuz, esen rüzgarın önünde oradan oraya savruluyorsunuz manasına gelir. O zaman dolara bakmazsınız; savruluyorsunuz, baksanız neye yarar!

 

Talan İktidarı

Bildiğiniz üzere, Sayıştay denetim raporları gündem oldu. Rapora göre; Türkiye’nin bir fotoğrafını çekmek istersek, durumun ne kadar içler acısı olduğunu hep birlikte görürüz. Sayıştay’ın Cumhurbaşkanlığı Denetim Raporu’na göre, Beştepe'nin günlük masrafı tam tamına 10 milyon Türk Lirası! 2017’de “mal ve hizmet alım giderleri”ne 156 milyon TL, 2018’de 428 milyon TL harcanırken; 2019’da bu kalem katlanarak arttı ve tam 1 milyar 778 milyon 798 bin TL oldu!

Kendi rakamlarınıza göre 4 milyon işsizin olduğu, 10 milyon insanın çalıştığı halde geçimini sağlayamadığı bir ülkedeyiz. Çanakkale Köprüsü için, en yoğun zamanda o bölgeden 14 bin araç geçtiği iddia ediliyor; ama siz, köprüye 45 bin araç garantisi veriyorsunuz. Emin olun, bu haram! Bu Zafer Havaalanı'na benzer. Siz, yokluğun içinde bu israfı nasıl izah edersiniz?

İktidar Günü Kurtarma Derdinde

Gündemimize son olarak, eğitimde yaşadığımız karmaşaya değinmek istiyorum. Covid-19 sebebiyle; eğitime yeniden şekil verme ihtiyacı doğdu, bunun problemlerinin varlığını kabul ediyoruz; ama 6 ay oldu! Herkes, bütün dünyada gördü ki; eğitim, yeni bir düzene oturtulmak mecburiyetinde.  Aileler teknik donanıma sahip hale getirilmelidir; tablet, televizyon ve internet ihtiyacı karşılanmalıdır. Bunların hepsi bir bütündür; ama siz, bunu sağlayamadınız, sınıfta kaldınız! Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor? Bu sıkıntının giderilmesi için yatırım gerektiriyor, harcama gerektiriyor. Senin Çanakkale köprün bunu engelliyor, Zafer Havaalanı bunu engelliyor! Birisine peşkeş çekildiği için; buraya para ayrılamıyor!

Milli Eğitim, ciddi bir çıkmazın içinde! Şimdi 500 bin tablet dağıtılacakmış. Dağıtılsın, bu çok güzel bir gelişme; ama tablet yetmiyor ki, mutlaka internetin de gitmesi gerekiyor. İstanbul’da evinde internet olmadığı için, EBA'ya bağlanmak amacıyla komşusundan internet çekmek amacıyla çatıya çıkan babasını takip eden küçük yavrumuz Mert, çatıdan düşerek hayatını kaybetti. Yavrumuza Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabır diliyorum. Böyle bir acı olayla karşılaşmak bizi son derece üzdü. İstanbul’un göbeğinde bile bu imkana kavuşamamış aileler varsa; vay ki diğerlerinin haline!